İlk Kural Saygı

En son ne zaman yazdığımı bilmiyorum, üzerinden zaman geçti. Çok zaman geçti diyemem çünkü çok zaman geçtiği zamanlar oldu hayatımda, biliyorum bu çok zaman geçen bir süreç değildi. Hayatımın bu sürecini tam olarak boşluk kelimesiyle ifade edeceğim. Ne yeni bir karar alabilecek kadar cesur günlerim oldu ne de eski kararlarımın arkasında durdum. Tam olarak ben gibi, evet evet ben gibi koskocaman boşluk. Yaşamış gibi yaptığının farkında olmayan milyonlarca insandan biriymişçesine yaşamış gibi yaptım. Başkaldırmadım, başkaldırana bakmadım, şarkılarla konuşmadım, şiirler kulağıma fısıldamadı. Zaman algımı bile sorgulamadığım bir süreç oldu.

İnsan yaptığı veya yapmadığı her şeyden tecrübe çıkararak önüne koyduklarını arkasına alabildiği kadar yaşar. Ben gözüm kapalı yürüdüm bu yolda. Heves nedir sorgulamadım ama hevesin bilinmez bir şey olduğunu öğrendim. sinüs dalgaları gibi. bi var bi yok. Duyu organlarımızla çevremizi bu dalgalar gibi algılıyormuşuz. Beyindeki bir nokta bu dalgaları düzenli ve sürekli hale getirip görüntüyü düzeltiyormuş ve bu bizim zaman algımızı oluşturuyormuş. Ne güzel değil mi? Ben bunu okuduğumda çok mutlu olmuştum. Yeni bi şey öğrenmenin mutluluğunu unutmuşum. unuttuğumu unutarak utandım. O yüzden boşluk diyorum.

canımın inanılmaz sıkıldığı veya aşırı keyifli olduğum hatta allahım şu an al canımı dediğim zamanlar olmuş olabilir. ki oldu da. her canım sıkıldığında o günden sonraki kadar canın sıkılamaz diyerek kendimi toparlayıp her mutlu olduğumda da o günler kadar mutlu olamazsın diyip köreltiyorum gülüşlerimi. bunları içimden yapıyorum kimsenin haberi olmadan. Zaten bir insanın diğer bir insandan tamamiyle haberdar olması durumunda, ekliyorum iç ve dış tüm gözüken gözükmeyen yönleriyle, o iki insanın 1 sayıyla (bir) olduklarını kimse inkar edemez, etmemeli. uygunsa o insanlar evlenmeli mutlu bir yuva kurmalı. bu son 2 3 cümlemi feyyaz yiğit’in sesinden okudum. sebebini bilmiyorum.

Ben insan tanımayı mı seviyorum yoksa sevdiğim insanı mı tanımaya çalışıyorum çözemediğim günlerden geçtim. çok şirin bi insanla tanıştım ben. buradan bahsetmiştim okumak istemişti demiştim ki okutmuyorum kimseye. sonra bana nasılsa okurum bi gün demişti. sanki allah söyletmişti yarınımızın güzel olacağına dair. o şirin insan o zamanlar hep güzeldi hala güzel. ama o zamanlar içi güzeldi. şimdi güzel mi fikrim yok. benden hızla uzaklaşanlar listesine adını yazdırmak istedi. üzülüyorum bu duruma. ona iyi gelmem gereken zamanlar oldu çünkü, fırsat verilmedi. fırsat verilseydi kariyeri çok farklı olacak medyatik insanlar gibi ellerim başımın arasında tabii ki değil. çok ilerleyen zamanlarda bu yazıyı ona okutsam çok güzel olmaz mı, ikili koltuğa uzanmış vaziyetteyken okuturum ama sadece başka pozisyonda okunmayacak bu yazı.

noktalı ama bi o kadar da virgülsüz. cümlenin başındaki kelimenin ilk harfi küçük ve de kelimeler izansız. bodoslama kafamı döküyorum yine. kağıda dökmüyorum ama. uzaya. hiçbir zaman kaybolmayacak olduğunun bilincinde ama aslında ölü doğduğunu farkına vararak. kağıda zamanında bıraktığım izlerimi anımsıyorum. herkes hayatının belli bir döneminde kağıtlara iz bırakmıştır. her ne kadar duygularımız dijitalleşse de… pixel pixel olduk parçalandık.

Evet bu yazının başlığını saygı koydum, yazıya öyle başladım. alt metin olarak kendine saygı vardı. özsaygı. içerik olarak özsaygıya biraz uzağız ama yakalayana yakalattırır cinsten bi uzaklık.

öyle be bunu da kim okur kim okumaz bilmiyorum 30 hesap beni takip ediyormuş bunun önüne geçemedik galiba. insan kendiyle yüzleşirken 30 kişinin yandan bakması çok tuhaf.

eğer buraya kadar okuduysanız ve hakkaten okuması size zevk veriyorsa like tuşuna basın. bunu etkileşim için değil sadece merak ettiğimden yazıyorum. etkileşim alsam bile bu anonim hesapla yol alacağımı sanmıyorum. ki yol almaya girmedim dedim ya sonsuzluğa bıraktığım bi yüzleşme bu… Hoşçakalın

hadibeabi tarafından yayımlandı

Öncelikle belirtmeliyim ki bu sitede anlatılan hikayelerin gerçek kişi ve kurumlarla hiçbir ilgisi yoktur belki de vardır. Gerçek yaşam öykülerinden esinlenerek kurgulanmış olabilir ama olmayabilir de...

Sohbete katılın

1 yorum

  1. İnsan en iyi,
    Kendine anlatır kendini,
    En iyide kendi dinler kendisini,
    En faydalısı da
    Budur aslında,
    İnsan öncelikle tanımalı kendini,
    Kendini bilmeli,
    Kendini kendine anlatabilmeli,
    Çoğu insan bilmez bu bilgiyi,
    En iyisini yapmışsın beabi,
    Kendini, kendine anlatışlarını,
    Öne çıkarmadan, kendini,
    Hoşuma gitti,
    Anlatmaya yeltenmeni,
    Daim olsun, Olduğu kadarıyla,
    ve Olduğu sürece,
    Sürdürebilirim seni takibi…
    Hayırlı olsun., Hayırlısı olsun,
    Hayır olsun emeğinin evveli ve dahi ahiri…

    Beğen

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın